Yaşlılıkta ağız sağlığı ve bu sağlığının korunması, özellikle kaliteli bir yaşam için oldukça önemli bir yere sahiptir. TUİK tarafından yapılan nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranın ülkemizde 2025 yılında %11.0 olacağı öngörülmektedir. (1)
Genç nüfusun çoğu genellikle bulaşıcı hastalıklara maruz kalmaktadır. Bu hastalıklar tedavi edilebilen ve kısa süreli devam eden hastalıklardır.
Yaşlı nüfus ise en başta hipertansiyon, kalp damar hastalıkları, kronik bronşit, şeker (diyabet), kanser (ağız kanseri), osteopöröz ve ruhsal sıkıntılar olmak üzere uzun süreli bakım gerektiren kronik hastalıklarla mücadele etmek zorunda kalmaktadırlar.
Son 10 yıl boyunca gelişen tıbbi olanaklar sayesinde ortalama yaşam süresi oldukça üst seviyelere gelmiştir.
Tıbbın hedefi; genç nüfusta hastalıkların tedavisi iken yaşlı nüfusta esas amaçlanan yaşam kalitesinin korunmasıdır. Yaşam kalitesi denildiğinde psikolojik, sosyal ve fonksiyonel kavramlar önem kazanır.
Gerodontoloji Bilim Dalı, yaşlı bireylerin ağız ve diş problemlerinin tanı ve tedavisi ile ilgili olan diş hekimliği dalıdır. Geriatrik diş hekimliği uygulamalarında, yaşla ilgili hastalıklarla ilişkili problemlerin teşhisi , önlenmesi, yönetimi ve tedavisini içeren yaşlı kişilere diş bakım hizmeti sunulmaktadır.
Yaşlı kişilerde sosyal ve psikolojik değişiklikler
Yaşlılık döneminde bireylerde ruhsal açıdan bazı değişimler izlenir. İlk belirtiler eskiye olan özlemin gittikçe artması ve genç bireylerle aradaki mesafenin açılmasıdır.
Bu dönem hayatın kış mevsimidir. Ölümle yüzleşmek, sevdiklerini kaybetmek, sosyal olarak güçlü olan rollerinin zayıflaması ve kronik sağlık sorunları gibi durumlar söz konusudur.
Yaş ilerledikçe, uyumu zorlaştıran bazı etkenler, fizyolojik kayıplar, hareketlerin yavaşlaması ve uyaranlara karşı cevap süresinin uzaması gibi durumlar, sosyal ve psikolojik değişiklikleri tetikler. Bunlarla birlikte yaşlı kişiler daha unutkan olurlar. Değişikliklere, yeniliklere kendilerini adapte etmekte ve yeni şeyleri öğrenmekte zorlanabilirler.
Yaşlı kişilere karşı dürüst davranarak, içinde bulundukları yeni yaşam koşullarının artık değiştirilemeyeceği gerçeğini kabullenmelerinin sağlanması doğru bir yaklaşım olacaktır. Geleceğe dair planlar yapılmasının mümkün olmadığı bu aşamada kişi daha güzel görünen geçmişine sığınarak huzur bulacaktır.
Durumu kabullenme sanatını bilen ve uygulayan yaşlı kişiler, sıkıntılı zamanlarda bile iyi yönleri görerek hayattan daha fazla hoşnutluk duymayı başarabilirler.
Yaşlı kişilerde yaşam kalitesini düşüren önemli faktörler;
- Günlük yaşam aktivitelerinde yardıma muhtaç olmak
- Özürlülüklerinin ve hareket alanlarının kısıtlanması
- Kötü ve hassas sağlık durumudur.
Ayrıca yaşam kalitesini düşüren diğer faktörler;
- Ağrı – diş ağrısı
- Sosyal ilişkiler
- Kronik hastalıklar
- Kanser
- Düşme
- Depresyon
- Hareket kaybı
- Üriner sistem problemleri (idrar tutamama, sık tuvalete çıkma)
- İşitme kaybı
- Görme kaybı
- Yaşlılıkta ağız sağlığı yetersizliği olarak düşünülebilir.
Yaşlılıkta doku değişiklikleri
Yaşlanmaya bağlı olarak ağız içinde ve çevre dokularda bazı değişiklikler başlar. Değişikliğe uğrayan bu dokular;
- Kemik yapısı
- Dişler
- Çene eklemi
- Yumuşak dokular (çene ve yüz kasları)
- Ağız içi mukoza dokuları
- Dil dokusu (tat alma duyusu)
- Tükürük bezleridir
Yaşlanma sonucu çiğneme sisteminde meydana gelen olası değişiklikler;
- Dişlerde aşınmalar meydana gelir.
- Diş eti çekilmeleri görülür
- Diş etlerinde kanamalar olabilir
- Dişlerde sallantılar oluşabilir
- Ağız içi mukozasında elastikiyet azalır.
- Çiğneme kaslarında hacimsel küçülmeler başlar.
- Çene ekleminde Artirit hastalığı gelişebilir.
- Yaşlılarda diş eti hastalıkları ve diş eti iltihaplanmaları hız kazanır.
- Tükürük akışında azalma hissedilir. (Ağız kuruluğu ve ağız kokusu tetiklenebilir)
- Tat kaybı oluşabilir.
Yaşlılıkta sık karşılaşılan ağız içi sorunlar
Yaşın ilerlemesiyle meydana gelen kemik değişimleri özellikle ağzında hiç dişi olmayan kişilerde kullanılan hareketli protezlerin tutuculuğunu, stabilitesini, desteğini etkileyerek, çiğneme fonksiyonunda bazı olumsuzluklara neden olabilir.
Çene kemiği miktarındaki bu azalmalar sonucu, takıp çıkarmalı diş protez tutuculuğu azalır, vuruk denilen acımalar ve yaralar izlenir, adaptasyon yetersizliği sonucu besin artıklarının birikimi kolaylaşır ve temizlemede aynı oranda zorlaşır.
Her şeyden önce kullanılan takıp çıkartılan diş protezlerin vurmaması yani temas ettiği dokuyu acıtmaması gerekir. Bu durum genellikle en öncelikli yakınmadır. Protezi vuran, canı yanan bir kişinin yemek yiyebilmesi, yutkunabilmesi ve hatta konuşabilmesi bile bazı durumlarda mümkün olmayabilir.
Gene yıllar geçtikçe dişlerde meydana gelen aşınmalar, çene ekleminde bazı sıkıntıları tetikleyebilmekte. Özellikle yaşlı kişilerin yaklaşık %20’sinde dejeneratif bir eklem hastalığı olan Romatoid Artirit çene eklemlerini tutabilmektedir. Bu tutulum sonucu yaşlı kişilerin çene hareketlerinde kısıtlılık başlar.
Bir de yaşlı kişiler uygun ve hijyenik olmayan hareketli protez kullanıyorlarsa çene eklemi sorunları daha da ilerleyebilir.
Yaşlı kişilerin ağız sorunları arasında diş eti iltihaplanmaları, diş eti çekilmeleri açığa çıkan kök yüzeylerinde ve dişlerde çürük oluşumuna da sıklıkla rastlanılmaktadır. Burada önemli tetikleyici faktör aslında yaşlılarda ağız bakımı alışkanlığının tam olarak sağlanmasındaki zorluktur.
Bununla birlikte yaşın ilerlemesine bağlı olarak ağız dokularında kan dolaşımının ve vücudun onarım potansiyelinin azalması ve tükürük bezlerinin salgı üretiminin düşmesiyle birlikte görülen ağız kuruluğu sonucu pek çok ağız yaraları, dudak çatlamaları, diş ve diş eti sorunları ile karşılaşılmaktadır.
Yaşlı nüfusta, bazı sistemik hastalıklar, beslenme bozuklukları, kullanılan pek çok ilaç ve bunların yan etkileri (bazen diş etlerinde büyüme) kişileri ağız enfeksiyonlarına (yaşlılarda ağız yarası) ve travmaya daha hassas hale getirmektedir. Yani ufacık bir travma zaten düşük olan iyileşme potansiyelinin de etkisiyle oldukça sıkıntılı bir hal alabilmektedir.
Tüm bu faktörler yaşlı kişilerde özellikle hareketli protezlerin kullanım zorluklarının sebeplerini oluşturur.
Yaşı ileri olan bireyler, sıklıkla görülen motor hareketlerde yavaşlama ve çeşitli eklem rahatsızlıkları sonucu ellerini ve diş fırçasını kontrol etmede bazı sıkıntılar yaşayabilirler. Bu durumda diş fırçalarının sap kısımları çeşitli yöntemlerle kalınlaştırılarak bu sorun kısmen de olsa aşılmaya çalışılır. Örneğin yaşlılıkta ağız sağlığı açısından çok önemli olan diş ipi ve gargara kullanımı tam olarak yapılamaz. Sağlıklı diş etleri ve dişler açısından etkili ağız bakımını gerçekleştirmek oldukça zorlaşabilir.
Protez diş temizliği sırasında protezlerin elinizden kayıp düşmesi ve kırılması tehlikesine karşı, temizlik işlemi plastik bir kap içinde yapılması uygun olacaktır.
Bu amaçla marketlerde çeşitli markaların suda eriyen temizleme tabletleri kullanılabilir.
Diş taşları varsa mümkünse her yıl düzenli diş taşı temizliği önerilmektedir.
Yaşlılarda ağız kuruluğu – tat alamama – tat alma bozukluğu
Yaşlı kişilerde; diş eksikliği, tükürük miktarındaki azalma (ağız kuruluğu) ve bunun sonucu tat duyusu kaybı en sık karşılaşılan ve yaşam kalitesini düşüren ağız sağlığı problemidir.
Bu bozukluğun esas nedeni kullanılmakta olana hareketli protezle ilgili değildir. Dilde tat alma tomurcuklarında meydana gelen küçülme ve değişimler sonucu ileri yaşlarda bu sorun başlar. Ayrıca birde tükürük salgılaması düşükse – ki buda oldukça sık karşımıza çıkar- tat değişiklikleri meydana gelir.
Ağız kuruluğu tükürük bezlerindeki fonksiyon kaybıyla birlikte kullanılan ilaçların yan etkisiyle de ortaya çıkabilir.(Özellikle antihipertansif, antihistaminik, antikolinerjik laksatif ve sedatif etkili rahatlatmaya yönelik ilaçlar) Bu oran yaşlı nüfusta %29 ile %57 arasındadır.
Ağız kuruluğu, tat alma bozukluğu yanında ağız içinde yara ve dilde yanma, yutkunma ve konuşma güçlüğünü de tetikleyebilir. Yutkunma güçlüğü yaşlılarda ağızdan salya akmasının önemli bir nedenidir.
Yaşlılıkta sıklıkla görülen osteopöröz
Yaşlılıkta ağız sağlığı açısından karşılaşılan olumsuz faktörlerden bir diğeri, kemik kimyasının kompozisyonunda bir değişiklik yaratmaksızın, iskeletsel kütlenin azalışı olarak değerlendirilen Osteopöröz’dür. Bu sadece çene kemiklerinde değil, tüm kemiklerde görülür. Kırılganlık oldukça artmıştır.
Kalsiyum kaybı ve/veya eksikliği, hormonel eksiklikler (östrojen ve androjen azalması) ve yetersiz fiziksel aktivite gibi pek çok nedenle oluşabilir.
Alt çenelerde meydana gelen kemik erimesi, osteopöröz’ün bir bulgusu olarak gösterilmiştir. Bu sadece çene kemiğinde değil tüm kemiklerde meydana gelir ve kırılganlık artmıştır. Bu durumun üzerine bir de arteriosklerotik (damar sertliği) değişikliklerde eklenince kan akımının azalması sonucu kemik erimeleri hızlanır.
Protezin ömrü ne kadardır?
Protezleri taşıyan destek dokular (dişler ve çene kemiği) yıllar içinde devamlı değişim gösterirler, oysa protezlerin dokulara temas eden yüzeylerinde herhangi bir değişiklik meydana gelmez. Özellikle tüm dişlerini kaybetmiş hastalarda protezlerin destek aldığı damak dokusu altındaki kemiğin erimesine bağlı olarak, protez desteği yitirilir. Dolayısıyla çiğneme fonksiyonu olumsuz etkilenir.
Özellikle alt hareketli protezlerin kullanımı üst hareketli protezlere nazaran daha zordur. Çünkü destek aldığı alan daha dardır. Ayrıca dil protezi hareket ettirebilir.
Yaşlılarda diş protezi ne kadar iyi yapılmış olsa dahi, altındaki kemiğin hacimsel kaybı yıllar geçtikçe artacaktır. Bu doğal bir süreçtir.
Bu nedenle şikayet olmasa bile yıllık kontroller önerilir. Ayrıca duruma göre 5 – 7 yıl sonrasında protezlerin yenilenmesi uygun olur.
Bazen bollaşan protez diş içine özel bir astar materyali konularak bir süreliğine tekrar kullanılabilir hale getirilebilir (Protez besleme işlemi). Özellikle yaşlı kişilerde veya protezini yenilemeye imkanı olmayan hastalarda bir çözüm olabilmektedir.
Bazı durumlarda da protez diş yapıştırıcısı, hareketli protezlerin kullanımında rahatlık sağlaması açısından önerilebilir.
Protez seçeneklerinin değerlendirilmesi
Yaşlı kişiler doğal olarak diş eksikliklerinin giderilmesini arzu ederler. Bu, yaşam konforu ve vücut sağlığı açısından çok doğal bir gereksinimdir. Ancak ileri yaşlarda görülen tıbbi, sosyal, ruhsal ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle protetik tedavi seçenekleri sınırlayıcı olabilir.
Tüm bu bilgiler ışığında çiğneme etkinliği ve estetik görünümün geride kalan tüm yaşam boyunca devamlılığının sağlanması amacıyla gereken protetik yaklaşımlar bireylerin genel sağlık durumu açısından değerlendirilmelidir. En uygun protetik restorasyon seçeneği hasta ile birlikte verilmelidir.
Ayrıca kişilerin sağlık durumu elverişli olsa bile mevcut anatomik yapı tedavi planlamasında çok önemli bir yere sahiptir. Yetersizlik durumunda sağlık durumu uygun olan yaşlı hastalarda implant uygulamaları bir seçenek olarak değerlendirilebilir.
Yaşlı kişilerde implant protezler
Mümkünse diş çekiminden kaçınılmalıdır. İmplant uygulanması planlanan yaşlı kişilerin genel sağlığı çok önemlidir. Bazı hastalıklar, kullanılan ilaçlar, bağışıklık sistemi ile ilgili sorunlar implant cerrahisini engelleyebilir. Bu gibi durumlarda, tıp doktoru ile yapılacak konsültasyon sonrası karar verilebilir.
Hastaların beklentileri mutlaka çok iyi bilinmelidir. Gerçekçilikten uzak beklentisi olan hastalara gerekli uyarılar mutlaka yapılmalıdır.
Daha sonra implant uygulanması planlanan kemiklerin yeterli seviyede olup olmadıklarının tesbiti için radyografik ve tomografik incelemeler yapılır.
Tüm bunlardan sonra ekonomik durumu müsait olan hastalarda onayı alınarak implant uygulamalarına geçilebilir.
Sonuç
Yaşlılık sağlıklı olmak için engel değildir. Düzenli yapılan aktivitelerle 80-90 yaşında bile sağlıklı ve dinç olunabilir. Zihnen, bedenen ve sosyal olarak aktif olan yaşlılar daha zinde ve dinç kalabilirler. İyi bir hayat felsefesi ile keyifli bir yaşlılık geçirilebilir.
Yaşlanma bedensel, zihinsel, ruhsal ve toplumsal değişimlerin yaşandığı bir süreçtir. Yaşlı bireylerin yaşadığı bu değişimler ağız içinde de gerçekleşmektedir.
Yaşlılıkta ağız sağlığı, diş ve diş eti sağlığı konforlu bir yaşlılık dönemi için oldukça önemli bir yer tutmaktadır.
Özellikle yaşlı hastaların tedaviye yaklaşımları, beklentileri, önceki protetik deneyimleri, diş ve diş eti tedavileri ve varsa geçirilmiş komplikasyonlar da protetik restorasyon seçimini etkileyen başlıca faktörler arasında yer almaktadır.
Takıp çıkartılabilen protez dişe alışmak için ne yapılmalı? Protez dişe kaç günde alışılır? gibi sorulara cevaplarımı ve hareketli protezlere alışmak için önerilerimi “Protez kullanacak kişilere tavsiyeler” adlı yazımda okuyabilirsiniz.
Huzurlu bir yaşlılık dönemi dileğiyle..
Dr. Tuncay Akdoğanlı
Kaynaklar
1- TÜİK, Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması, 2015, 2020